Öncesinde “Anne – Kız İlişkileri Üzerinden ‘’Nesiller arası Cinsiyet Aktarımı’’ – 1” makalemizi okuyabilirsiniz.
Anne – Kız İlişkileri Üzerinden ‘’Nesiller arası Cinsiyet Aktarımı’’ – 2
Anne kız ilişkisinde anne tarafından çok fazla engellenme ile karşılaşan kız çocukta, anneye dönük bilinçdışı saldırgan duygular su yüzüne çıkabilir. Peki sonrasında bu eğilimi yüzünden suçluluk duyarak bunu onarma yoluna giden kız çocuk, yetişkinlik yaşamına bunu ne şekilde taşıyabilir ?
7 yaşında kendi bedenini keşfetmeye çalışan bir kız çocuğu bu ilgisini oyunlarına da taşımaya başlamıştır (doktorculuk vb). Yine oyunlarında kadınsılığa özgü kıyafetler, topuklu ayakkabılar giymekte ve makyaj yapmakta, böylelikle çevresinde kendisine yakın olan kadın figürlerini taklit etmektedir. Fakat anne tarafından engellenme ile karşılaşan bu çocuk bir süre sonra suçluluk duymaya ve endişelenmeye başlamakta, ayrıca tüm bu olumsuz duyguları bilinçdışında ergenlik dönemine ve yaşamında sonraki süreçlere taşımaktadır. Oysa annenin kızına bu alanı tanıması, onu bilgilendirmesi beklenmektedir. Anne kızına güzel giysiler giydirip, onun bakımını yaptığında, saçlarını taradığında aralarında kadınlığa dair bir ortaklık oluşmaya başlar. Ayrıca bu yolla anne, kızının bedenine değer verdiğini ona hissettirerek, ileriki yaşamında kadınsılığının alt yapısını oluşturur ve kişisel benliğinin gelişmesine katkıda bulunur.
Bu sürecin sonunda kız çocuğun anne ile özdeşleşmesi ve kadınsılığı /anneliği düşlemleyebilmesi, bir üçüncünün devreye girmesini gerekli kılar. Bu kişi elbette ‘baba’nın varlığıdır. İlk aşamada, baba ve anne birbirlerine aşkla, sevgiyle bakar ve çocuk bu ana şahit olur. Anneyle ikisi artık aynı adama bakıyorlardır. Böylelikle annesindeki kadınsılığı görebilmesi ve anneliği düşlemleyebilmesi olanaklı hale gelir.
Kız çocukları; kadın – erkek ilişkileri, cinsellik, evlilik vb konularda merak ettiklerini annelerine sormak, bu konularda bilgi edinmek isterler, fakat tam da bu noktada merakları nedeniyle anneleri tarafından katı ve yargılayıcı bir tutumla karşılaşan kız çocukları konuyla ilgili yoğun kaygı yaşar, bu da kendilerinin sağlıklı bir cinsel kimlik geliştirebilmesi ve kuşaklararası farklılığı anlamlandırabilmesini güçleştirir.
Sonuç olarak; annenin, kızının kendisinden farklı bir birey olduğunu kabul edebilmesi ve anne ile kızı arasında ruhsal yakınlığın olması durumunda kadınlığın iletiminin önünün açılabileceği, kız çocuğun annesinden öğrendikleri ile gelecekteki kadın kimliğini tasarlayabileceği, kendisine aktarılan anne sevgisi, güven ve kabul duygularını sonraki nesillere iletebilme kapasitesine ulaşabileceği açıktır.
Elbette tüm bu sürecin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesinde annenin kendi annesiyle olan ilişkisi, eşlerin zihinlerinde kendi ebeveynlerini nasıl konumlandırdıkları ve bunun kuşaklararası aktarımda nasıl yer bulduğunu tespit etmek ve anlamlandırabilmek oldukça önemlidir.
Hande KUTLU, M.A
Uzman Psk. Dan.